14 Ocak 2006

SENEDE HER GÜN

Söz ve yazı, hünerin kalıbı.









Söz ve yazı, hünerin kalıbı. Gerekli olan yerde, bu ikisinden birini mutlaka kullanırız. Yok kullanmazsak, suspus olan bir dünyada birbirine benzeyen varlıklara döneriz. Ben öyle varlıkların arasında yer almayı istemem. Söz ve yazıdan kullandığımız herhangi birisi, karşımızdakine bizi anlatır. Söze ya da yazıya çekidüzen verirsek, "edebiyat" denilen şeye yaklaşırız. Demek ki edebiyat, söz ve yazıdan doğan bir hünerdir. Bu hüner, birçoklarımızın rüyâlarını süslemez mi? Gönül coşkularımızın, sızılarımızın, gülücüklerimizin, örnek alışlarımızın nedeni biraz da edebiyat değil midir? Genç edebiyatçılar mı? İnşallah uçmazlar; ayakları yere bastıkça harikalar yaratıyorlar. Gelin, bunları birlikte paylaşalım. Bu sitede yer almak isteyenler de beklemeden bizi arasınlar. Çoğaldıkça gelişelim, büyüyelim.

Oyhan Hasan Bıldırki

1 yorum:

Adsız dedi ki...

soz ve yazidan dogan huner cok yerden mayalanir en buyuk mayasi hasrettir,sevdadir sevdigini sevildigini hissetmektir.
Yasam bunu damgalar ve buramburam hissettirir eger kisi yazarken ve konusurken kalpten kalbe duyurabiliyorsa; edebiyat budur. Edebiyat hissedenin, hissettirenin ve yasayayanin kalbindedir.